Kurtlar!

Kalbimizdeki kurtların hikayesini bilir misiniz?

Bir kızıldereli hikayesi insanların içinde büyüttüğü büyük savaşı anlatır. Buna göre yaşlı Çeroki torununa yaşamı öğretiyordur. Kalbinde iki kurdun sürekli olarak savaştığını söyler. 

‘Bu kurtlardan biri öfke, imrenme, kıskançlık, keder, pişmanlık, hırs, kibir, kendine acıma, suçluluk, içerleme, aşağılık duygusu, yalan, sahte gurur, üstünlük ve ego içerir’ der. 

‘Diğer kurt ise iyiliği barındırır kalbimizde. Sevinç, huzur, sevgi, umut, sükûnet, tevazu, nezaket, iyilik, empati, cömertlik, gerçeklik, şefkat ve inançtır bu kurdu besleyen’ 

Torunu iki kurdun değerlendirmesini yapar ve dedesine hangi kurdun kazanacağını sorar. Yaşlı Çeroki derin bir nefes alır ve derki 

‘hangisini beslersem o kazanacak’

Ve ekler, ben ‘şefkatli kurdu beslemeyi seçiyorum. Bu tabii ki öfkeli kurdu göz ardı etmeme, acıtmaya ya da öldürmeye çalıştığım anlamına gelmiyor. Bunu yaparsam savaş çok daha uzayacak ve zaten o kazanacaktır. Çünkü bunu yapmam onu düşmanlığım ve korkumla daha çok besleyecek ve güçlendirecektir. Bunun yerine sakince dikkatimi verebilirim kızgın kurda. Bu, onun istediği cevabı bulabilmesine izin vermem demek olacaktır. Bunu yaparsam yanıma uzanacak ve artık bana düşmanca davranmayacaktır’ 

Yani diyor ki hikayede, kalbimizde hangi kurdu beslersek o güçlenecektir. 

Ne yaşarsak yaşayalım, ne kadar öfkeli, kırılmış, içerlemiş olursak olalım… kalbimize kondurduğunuz olumsuz duygu ve düşünceler kırmızı kurdu besleyecektir. Yani hali hazırda büyümeyi bekleyen hırsımızı…

Ama dikkat edin, bu hırs ya da bu öfke bizim bedenimizdedir hala… yani kendi içimizi yer büyütür, dahada karartır kalbimizi…

Oysa bu bizim tercihimiz…

Şefkatli kurdu beslersek o bizim arkadaşımız olacaktır. Bize tüm yaşamımız boyunca farklı deneyimler sunacaktır. 

Mavi kurdu beslemek çok daha kolaydır. Nasıl mı?

Hadi bir deneme yapalım…

Tamda şimdi…

Başınızı göğe kaldırın, ellerinizi kalbinize koyun. Derin bir nefes alın. Nefes alabildiğiniz için bedeninize minnettarlığınızı iletin. Kendinize iyi dilekler gönderin. ‘Her acıya göğüs geren ben, seninleyim’ 

Duygularınızı anlamaya çalışın. 

Tamda şu anda. 

Neler hissediyor olabilirsiniz? Olumlu ya da olumsuz duygularınız olabilir. Peki bu duyguların bedeninize yansıması nasıl sizce? Her duygunun bir odası vardır bedenimizde. Bazı duygular midemize yerleşir, bazıları göğsümüze… Bazı duygular boğazımıza yerleşir, bazıları omuzlarımıza ya da başımıza. Sizin şu anki duygunuz nereye yerleşmiş bir bakın. 

Her duygu bize aittir, olumlu da olsalar olumsuz da. 

Şimdi, tam da şu anda, olumsuz bir duygunuz varsa… Hissettiğiniz duygunun bir kişiye ya da duruma ait olup olmadığını değerlendirin. Neye ya da kime ait olursa olsun, o duygunun  yaşadığı yer sizin bedeniniz şu anda. Ve belki de canınızı yakmakta. O halde derin bir nefes alın ve bırakın onu. En azından deneyin. İlk denemelerinizde zorlansa da bedeniniz o duyguyu çıkarmaya, daha sonraları başaracak ve başka kişi ya da durumdan kaynaklanan duyguyu uzaklaştırmayı öğrenecektir…