Erteleme davranışı sergilemeyen birini düşünebilir misiniz?
‘ErteleME’ dediğimizde aklımıza bir sürü senaryo gelebilir. Bir alışveri merkezi düşünün örneğin…
Yeni yıl kutlamalarından hemen önce, 31 Aralıkta bir alışveriş merkezine gittiğinizde, insanların birkaç saat sonra vermeyi planladıkları hediyeleri almak için mağazaları doldurduğunu görürüz. Ya da kendi kültürel geleneğimizi göz önünde bulundurduğumuzda, bayram arifesinde süpermarketlerin bayram hazırlıklarını tamamlamaya çalışan insanlarla dolup taştığına şahit oluruz.
Peki ya üniversitelerin çalışma salonları!
Dönem başında verilen ödevin teslim tarihinden sadece bir gün önce, öğrencilerin ödevi tamamlama telaşıyla karşılaşırsınız!
Çoğu zaman erteleme davranışı sergileğimizi kabul ederiz, evet, ancak pek azımız ertelemeyi bir alışkanlığa dönüştürdüğümüzü itiraf edebiliriz. Hediyesiz geçirilen yılbaşı gecesi çok da önemli değildir belki, ya da bayram kutlamalarına hazırlıksız yakalanmanız çok şey kaybettirmez. Ancak, zamanında ve tam olarak teslim edilmemiş bir dönem ödevi, bir öğrenci için başarısızlık ya da daha kötüsü okuldan uzaklaştırılmak demektir. Bu noktada önemsiz gibi görülen erteleme davranışı akademik alanda oldukça önem kazanır.