BAĞ-LAN-MA

Bu bir kitap ismi BAĞ-LAN-MA.

Kitap yeni çıktığında ilk alanlardandım.

Bir kitabevinde raflar arasında dolanırken karşılaştım ilk.

BAĞ-LAN-MA

Düşündürdü beni.

Bu iki anlama gelebilirdi. Ya Prof. Bowly’den uzantılı ‘BAĞlanma’nın ne olduğu ve olmadığı, ya da -ma olumsuzluk ekiyle ‘bağlanMA’ anlamındaydı. Ikincisi daha cazip gelenlerdendim 🙂

Çünkü o günlerde çokça bağlanıyordum. Haftada en az iki kere seyahatlerim oluyordu ve gerçekten bağlanıyordum… ama uçağın koltuğa :))

Bunca seyahat eden biri, bir yere ya da birine bağlanabilir miydi? Neyse ki kitabıma bağlanmıştım. Yanımda götürüyordum her yere ve sadece uçakta okuyabiliyordum. Gülüyordum kendime. Bir çelişki vardı bu işte ama… neyseydi. Her seferinde ya emniyet kemerimin ya da Skylife dergisinin üzerine koyarak fotoğrafını çekiyor, komik instagram hikayeleriyle paylaşıyordum. Kendimle dalga geçiyordum yani. Hatırlayanınız vardır.

Neyse,

Kitap, GÜVENLİ bağlanmayı ve GÜVENSİZ bağlanmanın iki alt boyutu olan KAYGILI ve KAÇINGAN bağlanmayı anlatıyor.

Herkes kendinden bir şey buluyor tabii. Hatta sizin ‘bağlanma stili’nizi anlamanız için bir test de sunuyor. (Önden söylemesi, testin sonucu herkes güvenli bağlanma çıkıyor, Peh! mümkün mü herkesin güvenli bağlanması. Bana göre bunun nedeni testi alanlar yanıtlarken olduğu kişi gibi değil olmak istediği kişiyi görmeye çalışıyor.)

Neyse,

Geçenlerde sevgili Büşra (Uzman Psikolog Büşra Temizel) paylaşmıştı kitabı ve bağlanma stillerini de oradan geldi aklıma. Ekleme yapmak istedim.

KAYGILI BAĞLANMA stili….

KAÇINGAN BAĞLANMA stili…

Burada çok önemli bir nokta var.

Bu iki bağlanma türü maaalesef her defasında birbirini bulur. Buna halk dilinde “KÖRÜN TAŞI” da diyoruz, “KAÇAN KOVALANIR” da. Yani bağlanma stilinizi fark edip müdahale etmediğiniz sürece o kuyuya düşeceksiniz.

Peki, düştünüz diyelim. O kuyuda tahmin edin kimler var

Tabii ki kaygılı ve kaçıngan tipler.

Hikaye genelde şöyle gelişir.

‘Kaygılı’ ve ‘kaçıngan’ tip birbirini bir vesileyle bulur. İlk adım kaçıngan’dan gelir. Yakınlaşırlar. Sonra mı?

Bağlanma kargaşası tam da orada başlar.

‘Kaygılı’ bi aşık bi aşık (aslında olduğunu zanneder) gece-gündüz sevgili ‘kaçıngan’ından başka bi’şey düşünemez hale gelir. Hem nasıl! 3-5 saat haber almasın artık ‘kaçıngan’ın kendini sevmediği sanrılarına bile kapılır.

E diğer yanda sevgili ‘kaçıngan’ özgürlüğüne pek düşkün, ilişki ister ama yakınlaşmak istemez. Doğrudan “Ya bi düş yakamdan, ben ne zaman ihtiyaç duyarsam ararım seni” diyemese de davranışlarına yansır.

E ‘Kaygılı’ daha da kaygılanır, güvende hissetmez, zaten kafasında bir sürü senaryo… Bunu daha ne kadar taşıyabilecektir. Vaz geçer ve hala terk edilmemişse o terk eder. Ama üzülür de. ‘Kaçıngan’ da etkilenir elbet, sallanır bile biraz. Sonra da “Amaaan” der, “ben zaten kendimle pek bi mutluyum, kimseye de ihtiyacım yok.”

Her şey unutulur, hayat döner.

Birgün bu iki bağlanma stili başka bir ortamda yine aynı kuyuya düşer, başka kişilerle tabii. Ama o da ne! Bizim ‘kaygılı’, ‘kaçıngan’ olmuş, ‘kaçıngan’ ise ‘kaygılı’. Kaçanla kovalayan yer değiştirmiştir anlayacağınız.

“Eee” der dünya. “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” Namıdiğer Karma yasası (etki-tepki) bile bunu söylüyor :))

İşin şakası zor işler bu işler dostum!

Bu örüntü, çocukluk dönemi ilişkisel ihtiyaçların karşılanma(ma)sı hatta annenin seni ne kadar emzirdiğine kadar varıyor.

Bilsen de işe yaramaz bazen. O kuyuya yine düşersin yine düşersin.

Hangi bağlanma stilimizin tetikleneceği kiminle olduğumuza bağlı. Bazı ilişkilerde ‘öküz’ olursun (bu kaçıngan) bazı ilişkilerde romantik bir sülük (bu kaygılı)

Kaygılı ya da kaçıngan stilin varsa kuyu tam da önünde. Mühim olan kuyudan çıkabilmekte. Nasıl mı? Önce bağlanma stilini keşfet ve kabul et, kuyuya yine düşersin tamam ama çıkmak için bunu hatırla ve tutumunu değiştir, yani kendini topla.



Yapabiliyorsan güvenli bağlan! En temizi o, suya sabuna dokunmuyorsun. Kuyuda insanlar çırpınadursun, sen dışarıdan onları izlersin.