Benim niyetim çoktan belli; ama yol alamıyorum. Yok mu bunun bir ilacı” diyor musunuz? İlacı yok; ama sizde bir çözümü var. İlk adım ise niyet etmek.
Hadi beraber bir yolculuğa çıkalım. Bu size hiç bir seyahat şirketinin sunamayacağı kendi içinize doğru bir yolculuk olsun. Daha önce hiç tanışmış mıydınız kendinizle? Belki bir ilk, belki de tekrar. Kaybedeceğiniz hiçbir şey yok; ama belki bakarsınız bugün bir şeyler değişir. Ne dersiniz?
Yolculuğunuza, kendinizi bir zaman makinesinde farz ederek başlayabilirsiniz.
Kim olduğunuzu düşünün önce; adınız, kimliğiniz, peki ya çocukluk hayalleriniz? Nasıl bir evde doğmuştunuz? Sizden beklenen neydi? Yıllar ne kadar da hızlı geçti değil mi? Geçmiş, film şeridi gibi ardımızda, bakakalmışız… Oysa gelecek hâlâ bizim elinizde, belki de şimdi belirleyeceksiniz niyetinizle. O halde tam vakti, Aralık 2020. Düşünün, hayal edin. Geleceğinizin hayal mühendisi olun. Niyet olmadan tasarı olmaz öyle ya. Önce hayal edin sonra mühendisliğine girişin.
Bu kitapta yazılanlar yoluyla uçuşan zihninizi yakalayıp geri getirmeyi ve an’ı yakalamayı öğrenebilirsiniz. İçinde bulunduğunuz an’da değil de geçmiş ya da gelecekte gezinen, tamamen boşlukta, ne düşündüğünüzün farkında olmadan savrulan zihninizi şimdiki an’a geri getirmeyi öğrenebilirsiniz.
Bir araştırma sonucu diyor ki, monoton yaşam beyni küçültüyor…
Hiç şaşırtıcı değil.
Bir nöroloji uzmanı ya da nöropsikolog değilim ama son yıllarda üzerinde fazlaca eğildiğim psikoloji araştırmaları, zihin çalışmaları ve insan zihin ve davranışlarının beyinle ilişkisi bu araştırmayı yorumlayabilmeme izin veriyor.
Evet, Almanya’ya ait kutup araştırmaları istasyonunda görev yapan, 4’ü kadın 5’i erkekten oluşan 9 kişilik bir grup bu araştırma için Antarktika’ya gidiyorlar. Burada 14 ay, yani bir yıldan fazla, burada yaşıyorlar.
Bu ne demek?
Beynimiz uyarana bağlı bir organdır. Çevreden gelen uyaranlarla aktive olduğu için beynimiz sağlığını koruması için sürekli uyaran almalıdır. Önümüzden geçen bir araç, duyduğumuz ses, hoşa giden ya da gitmeyen kokular, temas eden rüzgar ya da güneş ısısı gibi. Bunlar beynimizin ön bölümünü uyararak arka bölümünde yorumlanır ve beynimiz uyarılır. Bu tür uyarılar beynimizin aktif olmasını da sağlar.
Mutluluk, kelime anlamıyla, ‘arzu edilen durumlara sürekli olarak ulaşılmış olmaktan duyulan kıvanç ve bahtiyarlık (TDK, Türk Dil Kurumu) olarak tanımlanır. Yani aslında, mutluluk ‘iyi olma’ hali, huzurlu ve ‘hayatından memnun olma’ halidir.
İnsanoğlu sürekli mutluluğu arar, ancak tabii ki mutluluğun sürekliliği mümkün değil… Mutluluk bir duygu durumudur çünkü. Gelir ve geçer, sonra yeniden gelir ve tabii yeniden geçer.
Peki sizce mutluluk nedir?
Mutluluk göreceli bir duygudur. Yani birinin mutluluk tanımı başka birininkinden farklı olabilir. Bazılarına göre sağlıklı olmak yeterlidir mutluluk için. Bazıları ise, evi, arabası, parası olsun ister mutlu olabilmek için. Oysa özündeki duygudur, memnun olma halidir mutluluk.
Mutluluğu etkileyen birçok faktör vardır elbette. Bazen kişsel olan bu etkenler bazen de sosyaldir. Bu bağlamda yıllardır mutlu ülke araştırmaları sürer gider. Sizler de duymuşsunuzdur, her yıl bir sonuç çıkarır bu araştırmalar… En mutlu ülke hangisi? diye.