Kategori: <span>İÇİMİZDEKİ ÇOCUK</span>



Evimi bir güzel temizledim bugün..
Dünyevi evimi temizlerken ruhani evim de temizleniyordu sanki..
Bir güzel süpürdüm önce… geçmişimi süpürüyordum sanki, bana kattıklarını saklı tutup ötesini geçmişte bırakırcasına. Sonra serin sularla sildim, miss.
Odaları arasında dolandım evimin, öte yandan bedenimin.
Baktım dağılan kırılan var mı diye.
Her bir odayı açıp havalandırdım sonra.

Onca zamandır yapmadığım her şeyi bir bir sıraladım ardından.
Okumak istediğim kitaba başladım mesela.
Kuytu sokaklarında dolandım, çok sevdiğim yazarın sevdiğim romanın.
Güzel bir salata hazırladım sonra.

Dün tesadüfen karşılaştığım mimoza ile başladı her şey!
Bu güzel çiçekleri kendim için aldım! Özel bir anda özel bir gündü sanki bu! Sonra yemek bile yedik beraber. Eve gelip anlamını araştırdığımda evrenin mesajını aldım yine. ‘Yaz’ dedi evren, ‘sen Bilge’sin, öğrendiğini anlatmayan Bilge’mi olur hiç, yaz paylaş’ Aldım bilgisayarımı karşıma, derledim, toparladım yazım bende.
Yoksa yalan mıydı?
Bize yalan söylenilmesinden hoşlanır mıyız?

Hayır tabi ki! Dediğinizi duyar gibiyim. Öyle hemen peşin hüküm vermeyin. Bu yalanın türüne bağlı değişir.
Nasıl mı?
Önce isterseniz, şimdi bu konunun da nereden çıktığına bir bakalım.
Son günlerde bir araştırma bulgusu ilgimizi ‘yalan’ a doğru çekti. Amerika’da popüler bir dergide bir araştırma bulgusu yayımlanmış. Buna göre, Massachusetts Üniversitesinde İşletme Fakültesi Profesörü olarak çalışan Sinan Aral, bir grup arkadaşı ile yalan haberler üzerine bir çalışma yürütür. Bu çalışma iletişim ekosistemlerimize ışık yakacak cinsten. Bu araştırmayı yapmak için 2006-2017 yılları arasında twitter’da dolanan 126 bin öyküyü analiz etmişler. Araştırma bulguları, yalan haberlerin %70 oranında daha hızlı yayıldığını ve doğru haberle kıyaslandığında 6 kat daha fazla kişiye ulaştığını ortaya koymuş. Neden mi dersiniz? Bulgulara göre yalan haberler daha hikaye gibi algılanıyormuş. E tabii bu, insanların hikaye bilgileri sevdiklerini ortaya koymuş.

Buradan hareketle aklımıza takıldı bu soru:
Size yalan söylenmesinden hoşlanır mısınız?
Doğru olmayan bir şeyi duymaktan ziyade doğru olmadığını anladığımızda hayal kırıklığına uğrarız öyle değil mi? O halde doğru olmadığını bilmediğimiz sürece sorun yok. Peki söylenen bir şeyin doğru olup olmadığını nasıl anlarız?
Söyleyen kişiyi tanıyor olmamız en önemli etken. Yalan söyleyen kişi, bunu söylerken bilinç dışı da olsa suçluluk ve kaygı duyguları tetikleneceği için yüzüne bazı ifadeler yansıyacaktır. Ancak bu kişiyi tanırsanız anlayabileceğiniz bu ifadeler mikro ifadeler olarak adlandırılır. Yalan söylenirken örneğin göz sağ beynin etkisiyle sağa doğru kayabilir. Kişi elini burnuna götürebilir ya da başını öne eğerek gözlerini kaçırabilir. Peki ama herkeste aynı olur mu?
İçinizdeki çocuğu keşfetmek ve ilişkilerinize yansımasını seyretmek için Bursa Uğur Olullarına bekleriz
‘Kendi çocukluğumun arka bahçelerinde bugün benim çocuğum koşuyor… Aynaya bakıyorum ve çocuğuma yansıyan BEN’i görüyorum, demekki değişime kendimle başlamalıyım…’ devamı için 19 Mayıs kampusümüze davetlisiniz 💌
‘Bir BEN var bende, BENden içeri’ dizesinin kuramsal dönüşümüyle ‘üç BEN var bende BENden içeri’ açılımına yol veren İÇİMİZDEKİ ÇOCUK söyleşimize davetlisiniz 💌
5 Ocakta Ankarayla bulusuyoruz. Konumuz ‘icimizdeki cocuk’ aslinda kendi cocuklugumuzla benzerligi… Bekleriz