Kategori: <span>MINDFULNESS</span>

MINDFULNESS

MINDFULNESS

MINDFULNESS

MINDFULNESS

MINDFULNESS

Bir tutkunun ardından, beni bile şaşırtan ani bir kararla Nepal için tek yön uçak biletimi almıştım. Şanslıydım belki de, yolunu izini bilmesem de, Katmandu’da bir manastırdan kabul almıştım. Gidip görecek, belki de bulacaktım Buda felsefesi olarak anılan mindfulness meselesini…

 Öyle ya, bir bilim kadını olarak, yerinde öğrenmeliydim bunu. 

Rivayete göre Buda, şimdiki adı Nepal olan bölgede bir kraliyet çocuğuyken, tesadüfen karşılaştığı acı, yaşlılık ve ölüm olgularının peşine düşerek, sarayı terk ediyor ve bugünkü adı Hindistan olan bölgeye giderek aydınlanıyordu. 

Peki, neydi ki bu ‘aydınlanma?’ 

Farkındalıktan, fark’andalıktan farkı neydi acaba? 

Zihnim bu sorularla doluyken, kendimi Hindistan bileti ararken buldum. Buda yürüyerek gitmişti evet, ancak benim o kadar vaktim yoktu. Malum, bir akademisyen olarak tezler, dersler ve yayınlar… 21. yüzyılın çılgın getirileri yani… 

Hindistan’da 3-5 gün için barınabilecek bir yer seçmeye çalışırken o ışık yandı… ‘bir yeni mesajınız var… 

MINDFULNESS

Kalbimizdeki kurtların hikayesini bilir misiniz?

Bir kızıldereli hikayesi insanların içinde büyüttüğü büyük savaşı anlatır. Buna göre yaşlı Çeroki torununa yaşamı öğretiyordur. Kalbinde iki kurdun sürekli olarak savaştığını söyler. 

‘Bu kurtlardan biri öfke, imrenme, kıskançlık, keder, pişmanlık, hırs, kibir, kendine acıma, suçluluk, içerleme, aşağılık duygusu, yalan, sahte gurur, üstünlük ve ego içerir’ der. 

‘Diğer kurt ise iyiliği barındırır kalbimizde. Sevinç, huzur, sevgi, umut, sükûnet, tevazu, nezaket, iyilik, empati, cömertlik, gerçeklik, şefkat ve inançtır bu kurdu besleyen’ 

Torunu iki kurdun değerlendirmesini yapar ve dedesine hangi kurdun kazanacağını sorar. Yaşlı Çeroki derin bir nefes alır ve derki 

‘hangisini beslersem o kazanacak’

Ve ekler, ben ‘şefkatli kurdu beslemeyi seçiyorum. Bu tabii ki öfkeli kurdu göz ardı etmeme, acıtmaya ya da öldürmeye çalıştığım anlamına gelmiyor. Bunu yaparsam savaş çok daha uzayacak ve zaten o kazanacaktır. Çünkü bunu yapmam onu düşmanlığım ve korkumla daha çok besleyecek ve güçlendirecektir. Bunun yerine sakince dikkatimi verebilirim kızgın kurda. Bu, onun istediği cevabı bulabilmesine izin vermem demek olacaktır. Bunu yaparsam yanıma uzanacak ve artık bana düşmanca davranmayacaktır’ 

MINDFULNESS

Beraber oturalım mı?

Yıllardır süregelen psikolojik danışma ve psikoterapi uygulamalarımda, adı mindfulness olmasada kullandığım bazı yöntemler vardı. Çoğu zaman eklektik, sırası danışanın ihtiyacına göre belirlenen, farklı yaklaşımların eğitimleri ve uygulamalarından öğrendiğim yöntemlerdi bunlar…

Adler yaklaşımının ilk anılarıydı örneğin, ya da Gestalt kuramında geçen şekil-zemin algısı, ya da bilişsel davranış ve akılcı duygusal davranış yaklaşımındaki rasyonel olmayan düşüncelerin, transaksiyonel analizle içselleştirilmiş ebeveyne dönüşmüş sesleriydi çalıştıklarımız…

Yıllar yıllar önceydi, birgün bir vesileyle mindfulness uygulamalarıyla tanıştım… Gördüğüm, geleneksel kuramların şekil değiştirmiş, çerçevelendirişmiş halleriydi bunlar. 

Mindfulness uygulamaları zannedildiği gibi yeni bir yaklaşım değildi aslında. Hali hazırda Varoluş yaklaşımından etkilenmiş, Transaksiyonel analizle bütünleşmiş, Bilişsel Davranışçı yaklaşımın üzerine oturtulmuş bir entegretif yaklaşımdı…

MINDFULNESS

MINDFULNESS

‘Davranış esnekliği’ kavramını duymuş olmalısınız…

Ya da bu iki kelimenin bir arada kullanıldığı bir yazıyla henüz karşılaşmamışsanız da bir tahmininiz illaki vardır.

Duyduğumuzda aklımızda elbette birşeyler şekilleniyor. ‘Davranış’ ve ‘esneklik’, anlamını tahmin edebleceğimiz bir kavram. -Ancak ötesi var-

Şöyle durup bir düşünün sizde, ‘davranış esnekliği’ dediğimizde aklımıza gelen ilk şey nedir?

Uyum sağlayabilmek?

Evet…

Davranışlarımızı, bulunduğumuz ortama göre yönetebilmek…

MINDFULNESS