Bir sabah, yine bir haberle alt üst oluruz!
Bir sabah, yine bir haberle farkındalığımız artar!
O sabah o haberle içimiz sızlar!
Küçük bir çocuğa yöneltilen istismar bir anda toplumu ayağa kaldırır!
Ya ben olsaydım!
Ya benim çocuğum olsaydı! Söylemleri zihnimizde kendimize yönelttiğimiz senaryoların yaratıcılık sınırlarını aşar …
Yine o günlerden biri…
Oysa o güne kadar belki de onlarca çocuk istismar ve ihmale maruz kaldı…
Kaç çocuk dilendi, üşüdü, aç kaldı…
Oysa o sabah hassasiyetimiz 3 yaşında bir çocuğun istismar haberiyle belirdi…
Bilgilendirme anlamında bir adım öteye geçebilsekte önleme anlamında adımlarca geride kaldığımız hikayeler…
Bir adım ötedeyiz evet…Eskiden olsa üstü örtülür, ayıplanır, yasaklanır, ‘elalem ne der’ söylemiyle kapılar ardında sır olarak kalırdı. Sonra cinayetler, intiharlar üstünü başka hikayelerle kapatırdı!
Bir adım ötedeyiz evet çünkü artık çocuklarımızda toplumumuz kadar bilinçlenmeye başladı!
Artık ‘sus kimse duymasın’ yerine ‘konuş ki başkasına olmasın’ ifadeleri yer etmeye başladı.
Ve evet
Konuşalım ki başkalarına olmasın!
Toplumların üzeri örtülen, yorgan altında kanayan yarası istismar!
ISTISMAR: ‘Bireylerin kişisel mahremiyetini, temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmek’
Tanımı bu!
Kimlerin kişisel mahremiyeti, hak ve özgürlüğü ihlal edilebilir?
Elbette zayıf olanın,
Sesi çıkmayanın,
Küçük yüreklerin…
Yani aslında çocukların… çocuklarımızın…
İSTİSMAR: Yaşı, kimliği, cinsiyeti ne olursa olsun, birinin hak ve özgürlüklerini kötüye kullanma olarak tanımlanırken; ÇOCUĞUN İSTİSMARI, ebeveyn ya da çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinin çocuğun fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini engelleyecek beden ve ruh sağlığına zarar verecek şekilde davranması olarak açıklanmaktdır.
Son günlerde bizim dikkatimizi çeken cinsel istismar… Duyumlarımız bize 3 yaşında bir kız çocuğuyla, 5 yaşında bir oğlan çocuğuyla hatırlatıyor istismarın varlığını. Fiziksel ve duygusal istismar gölgede kalıyor bunlarla. Oysa istismar türleri de ihmal ve türleri kadar birbirini tamamlıyor. Duygusal olarak istismar edilen bir çocuk örneğin, dışlanan, küçümsenen, aşağılanan… kendisine bunların zıddını yönelten bir başka (!) yetişkine güvenerek ‘mahremiyetini’ sunuyor. Çoğu zaman bilinçli zannedilerek bilinçsiz. Çocuğun ihtiyacı sevgi, çocuğun ihtiyacı ilgi, şefkat, çikolata şeker… Aidiyet duygusu, paylaşılma, sır… Bunların masumiyeti bedenindeki berelerle son buluyor…Ardından gelecek acıları sancıları bilmeden kapılıyor çocuk. Belli bir yaşa kadar yöneltilen istismarı sevginin bir türü olarak algılıyor. Çünkü ihmal edilmiş, çünkü duygusal olarak belki fiziksel olarak istismar edilmiş çocuk…Gel zaman git zaman, şanslıysa ebeveyni fark ediyor acı gerçeği, küçük bedeninde görülen yara bere izleriyle… Oturmakta zorlanması, tuvalete gitmeye direnmesi, yetişkinlerden korkması, gece kabuslarla uyanması, iştahının azalması, zar zor yediklerini midesinde tutamaması, zayıf ve yorgun düşmesi, dikkatini toparlayamayıp cook uzaklara dalı gitmesi, ani duygu değişimleri, öfke nöbetleri, ağlama krizleriyle…
Akranlarıyla ilişki kuramaz oluyor, çünkü o kirli, çünkü o suçlu, çünkü o çirkin…
Şanssızsa bir süre daha maruz kalmaya devam ediyor küçük bedeni bu sarsıntıya… Bir gün gelip annesine ‘çiş yaptığı yeri kaka yaptığım yere batırdı’ ifadeleriyle açıklayıncaya kadar…
Neden mi istismar edilir çocuk?
Hayır kendi istediğinden değil!!
Hayır rızasından değil!
Evet ona bakmakla yükümlü olan yetişkinin kendi arzularının tatmini için!
Evet bu yetişkinin küçücük bedenden haz almaya çalışması için!
Evet bu yetişkinin gücünü küçük bir çocuk üzerinde ispatlamaya çalışması için!
Fiziksel temas içermesede her türlü cinsel içerik cinsel istismar grubuna girmektedir!
Çocuğa yönelik cinsel ifadelerin kullanılması,
Teşhircilk,
Röntgencilik,
Çocuğa cinsel içerikli görsel ya da videoların gösterilmesi ya da izletilmesi,
Çocuğun cinsel ilişkiye tanık edilmesi,
Çocuğa dokunma ya da dokundurtma,
Çocuğu pornografik amaçlı olarak kullanma,
Çocuğu fuhuşa ya da evlenmeye zorlama
Yani demem o ki!
Bir yetişkin yatafından çocuğa yöneltilen bu tür davranışlar çocuğun izni olsun ya da olmasın cinsel istismar sınıfına girmektedir.
Oysa yetişkinin aldığı haz çocuğun ömrüne bedeldir!
Çocuklarda uzun ve kısa sureli olarak travma sonrası stress bozukluğu,
kabuslar,
uyku sorunları,
fobiler,
anlamlandırılamayan korku tepkileri,
dikkat eksikliği,
tuvalet alışkanlıklarında problemler,
içe kapanma,
uyurgezerlik,
çocuğun küçük zihninin ve bedeninin verdiği tepkilerden sadece bazılarıdır.
Bizler Psikolojik Danışmanlar, bizler bilinçli yetişkinler olarak, bugün belki sadece bir çocuk, oysa yarın onlarca çocuğun maduriyetini engelleyebiliriz.
Küçücük bedeni korkudan titreyerek gelmiş ve zorlanarak kurduğu cümleleri dinlerken verdiğimiz tepkiler hayati önem taşır.
Duygularımızı, mimiklerimizi ve beden dilimizi kontrol etmemiz önemlidir
Çocuğun anlatımın sakinlikle karşılamamız önemlidir
Tüm ilgimizi ona aktararak, soru sormadan öncelikle onun durumu paylaşmasına izin vermemiz önemlidir
Yönlendirici olmadan, onu konuşmaya teşvik ederek dinlememiz önemlidir
Çocuğun dilinden konuşarak, anlamayacağı kelimeler söylemememiz önemlidir
Çocuğun kullandığı ifadeleri kullanmaya özen gösterip ona şefkat göstermemiz önemlidir…
Ona dokunacağımızda ondan izin almamız, istemediği hiçbir hareketi ona yöneltmememiz önemlidir…
Ona öğretmemiz gereken,
Bedeninin ona ait olduğu,
İyi bedensel temas-kötü bedensel temasın olduğu,
İyi sırların kötü sırların olduğu
Olanları önleme ve onu koruma sorumluluğunun yetişkinde olduğu,
Iç çamaşırı kuralı olduğudur.
Yapmamız gereken
En yakın çocuk jandarma, çocuk karakolu ya da eğer varsa Çocuk İzlem Merkezine başvurmaktır!