Davranış Esnekliği

‘Davranış esnekliği’ kavramını duymuş olmalısınız…

Ya da bu iki kelimenin bir arada kullanıldığı bir yazıyla henüz karşılaşmamışsanız da bir tahmininiz illaki vardır.

Duyduğumuzda aklımızda elbette birşeyler şekilleniyor. ‘Davranış’ ve ‘esneklik’, anlamını tahmin edebleceğimiz bir kavram. -Ancak ötesi var-

Şöyle durup bir düşünün sizde, ‘davranış esnekliği’ dediğimizde aklımıza gelen ilk şey nedir?

Uyum sağlayabilmek?

Evet…

Davranışlarımızı, bulunduğumuz ortama göre yönetebilmek…

Aynen öyle, ancak sadece bu kadar da değil tabii…

Davranış esnekliği, psikolojide ‘bilişsel esneklik’ ya da ‘davranışsal plastisite’ kavramlarıyla değişmeli kullanılan bir kavram. Kısaca, ‘içsel ve dışsal çevrenin değişimine karşı bilişsel ya da davranışsal uyumlanma’ olarak tanımlanıyor.

Bu aslında şu demek…

Koltuğunuzda kurulmuş, tembel ruh halinizle dinlenirken üşüdüğünüzü hissettiğinizde, oda sıcaklığının azaldığını fark etiğinizi düşünün. Buna karşın yerinizden kalkıp üzerinize bir hırka ya da battaniye almanız, ya da belki ısıtıcının derecesini arttırmanız davranış esnekliğinize işaret eder. Yani devam eden, aktif olmayan durumu sonlandırarak, yeni bir davranış başlatıp ortama uyum sağlamanız.

Eee neden önemli ki bu konu bu kadar?

Günlük yaşamımızda belki de hiç farkında olmadan, otomatik pilotta, yaptığımız bir davranış değişikliği gibi görünse de aslında sosyal psikoloji, deneysel psikoloji hatta sinir biliminde bir o kadar önemli bir durum olarak kabul ediliyor. Dahası, davranış esnekliği bilimsel literatürde bir çok durumun kaynağı olarak kabul ediliyor.

Davranış esnekliği en az üç bölümde ele alınmaktadır. Bunlardan ilki deneysel psikoloji.

Bu bizi Rus bilim insanı Ivan Pavlov’un deneyine götürüyor. Bilirsiniz o deneyi… Skinner’in davranışçı terapi yöntemlerine de etkisini bırakan bu deneyde bir köpeğin davranışsal ve fizyolojik tepkileri incelenir. Pavlov bunun için bir mekanizma oluşturur. Buna göre deneyin ilk aşamasında köpeği hareketlendirmek için çaldığı zil sesini kopek tabiiki kaale almaz. Zil sesi kopek için birşey ifade etmiyordur çünkü. Pavlov bunu yeniden dener ancak köpekten yine tepki alamaz. Sonra düşünür ki bu köpeğin ilgisini çekecek olan şey belki de bir parça et… İkinci aşamada Pavlov zil sesinin hemen ardından bir et parçası sunar. Köpek zil sesine tepki vermez tabii ama etin kokusunu aldığında eti almak için hareketlenerek (davranış değişimi) salya salgılamaya başlar (fizyolojik değişim). Pavlov bu koşulu tekrarlar. Önce zil sesi verip ardından et parçasını sunar. Köpek zil sesine yönelir ve eti bulur. Zil sesi ve etin daha sonra yeniden verilmesiyle kopek bunu eşleştirir. Pavlov bu koşulu tekrarlamaya devam eder. Artık kopek sadece zil sesi duyduğunda hemen uyarılıyor ve salya salgılamaya başlıyordur. Köpek artık bunu eşleştirmiştir. Deneysen habersiz zavallı kopek ne zaman zil sesi duysa ardından et geliyordur ve bu aslında onun için ‘yaşasın, işte o an, et geliyor’ mesajıdır. Tabii bu hikaye mutlu bitmeyecektir. Üçüncü aşamada Pavlov zil sesini etsiz verecekrir. Köpek yine uyarılır ancak maalesef et bulamaz. Bir süre sonra o da ne! yeniden bir zil sesi ama yine et yok. Tekrarlanan bu etsiz kuru bir zil sesinden sonra köpek artık etle zil sesini eşleştirme becerisini kaybedecek zil sesine tepki vermeyecektir. İşte ‘davranış esnekliği’ bir uyaran karşısında köpeğin yerinden kalkıp tepki vermesi olarak tanımlanır.

Deneysel psikololar bunu durum değişimi olararakta test etmektedir. Yani davranış esnekliğinde bulunan kişi yada canlıların durum değişikliğine ne kadar tepki vereceği ile değerlendirmesidir.

Davranış esnekliği -self control- öz-kontrol ile de ilişkilendirilir. Öz-kontrol, kişinin değişen duruma göre verdiği bilişsel duygusal ve davranışsal duygu kontrolü olarak adlandırılır.

 

Eee neden önemli ki bu kavram?

Davranış esnekliği öğrenmenin temelini oluşturarak sosyal psikolojinin de önemli kavramları arasına girmeyi başarmıştır. Buna göre öz-kontrol kavramı ile benzeşen ‘kendini gözlemleme’ ile bütünleşmektedir. Günümüzde mindfulness yaklaşımıyla yeniden tanınan bu durum kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını gözlemlemesidir. Sosyal psikologlar davranış esnekliğini BEM (1974) tarafından oluşturulan cinsiyet rolleri ile ilişkilendirerek açıklarlar. Buna göre, zamanın kuramcısı cinsiyet rollerini feminen, maskülen ve androgen olarak açıklar. Feminen rolü bilirsiniz, kadın içgüdülerini oluşturan bu yapı ilkel zamanlarda evde oturup çocuk bakma ile tanımlanmıştır. Maskülen rolde ise ‘avlanarak eve ekmek getiren’ erkek yapısı görülür. Oysa androjen yapıda feminen ve maskülen ayrıma gidilmeyen davranış esnekliği-diğer adıyla bilişsel esneklik hakimdir. Yani bireyin cinsiyetine bakılmakmaksızın ev dışında çalışarak eve ekmek getirme çabasının yanı sıra ev ahalisine mantı yapıp, poğaça, pişirmesi durumudur. Androjen yapı olarak nitelendirilen bu cinsel tipte yapılan işe cinsiyeti karıştırmadan nitelendirilmesi…

Davranış esnekliğini açıklamak için sinirbilimcilerde çalışmış ki itiraf edeyim benim en çok ilgimi çeken ve oldukça ilginç bulduğum kısım buydu.

Buna göre, davranış esnekliğinde beyin yapımız ve beyimizin bölümleri çok önemli. Özellikle beynimizin ön bölümü olarak adlandırılan prefrontal kortek bu tür esnekliklerde kilit noktası. Daha ortalarda bulunan dorsal korteks ise düzenlemeyi sağlıyor. Ve sinir bilimcilere göre davranış esnekliği tamamen beyin yapımızla alakalı. Şöyle ki, bunca zamandır beyin bilimciler tarafından yapılan araştırmalar göstermiş ki, beynin çalışan bellek olarakta adlandırılan ön bölümünde oluşan bir hasar yada lezyonlar, kişilerde davranış esnekliği ciddi şekilde etkilemekte. Bu tıpkı, obsesif kompulsif kişilik sorunu yaşayan birinin yaşadığı evde sehpanın yerini değiştirememe durumunuz gibi. Bununla da bitmiyor tabii… Şizofreni hastalarında görülen ciddi bir hasar bu… hatta Alzheimer hastalarında görülen beynin bu bölgelerindeki hasar sonucu davranış esnekliği gösteremedikleri…

 

Sizi bilmem ama onyüzyıllardır alanda olan ben bunca detayı ancak öğrendim. Bu yazıyı hazırlamamda vesile olan, alanın uluslararası önemli yayım evlerinden biri olan Sprindere teşekkür ederim. Kaynağın akademik dilde yazılmış aslı Springer tarafından yayımlanacak olan Encyclopaedia of Personality and Individual Differences’ta ‘Behavioral Flexibility’ başlığı ile bulunabilir.