Dün tesadüfen karşılaştığım mimoza ile başladı her şey!
Bu güzel çiçekleri kendim için aldım! Özel bir anda özel bir gündü sanki bu! Sonra yemek bile yedik beraber. Eve gelip anlamını araştırdığımda evrenin mesajını aldım yine. ‘Yaz’ dedi evren, ‘sen Bilge’sin, öğrendiğini anlatmayan Bilge’mi olur hiç, yaz paylaş’ Aldım bilgisayarımı karşıma, derledim, toparladım yazım bende.
Mimoza gündüz açar gece kapanırmış. Bir bilim insanı bu ritmi denemek için mimozayı gün boyu karanlıkta tutmuş da yine de saati geldiğinde açmış mimoza! ‘Doğanın ritmine kulak verin’ der gibiydi mimoza ile gelen bu mesaj! ‘Değiştiremeyeceğimiz şeyler de var ancak kontrol bizim elimizde’
Sirkadiyenritmi temsil ediyor mimozaçiçeği. Biyolojik saatimizle benzeşik.. Hadi bakalım bizim biyolojik ritmimizde neler oluyor gün boyunca;
06.00-08.00: Vücut ısısı düşerek, kan basıncı artıyor. Kortizol salınımı başlıyor ve metabolizma uyanıyor.
09.00: Kortizol seviyesi düşüşe geçiyor. Stresimizin azaldığı saatler yani.
10.00-11.00: Zihinsel algı ve odaklanma artıyor. Kalp ve dolaşım oldukça hızlı ve zinde. Hafızanın da en güçlü olduğu saatlermiş bunlar.
12.00: Vücut dinlenmeye geçiyor. Mide asidi artıyor, beyne giden kan akışı azalıyor.
13.00-14.00: Vücut besin sindirimi ve enerji üretimine yoğunlaşıyor. Verimlilik azalıyor.
15.00-17.00: Beyin aktivitesi tekrar yükselişe geçiyor, odaklanma artıyor. Vücut direncinin arttığı saatlermiş bunlar.
18.00-19.00: Mide asidi tekrar artışa geçiyor. Kan basıncı ve vücut sıcaklığı artıyor.
20.00-21.00: Sindirim sistemi oldukça yavaşlayarak, bağırsak hareketleri durma noktasına geliyor.
22.00-24.00: Uyku hormonu melatoninin düzeyi artıyor, tansiyon ve vücut ısısı düşüyor. Stres hormonu salınımı azalıyor.
01.00-02.00: Görme duyusu ve refleksler azalıyor. Hızla artan melatonin seviyesi en üst noktaya ulaşıyor.
03.00: Tansiyonun düşüyor. Kas, kalp ve dolaşım dinlenme evresinde.
04.00-05.00: Vücut tekrar uyanıyor. Stres hormonları artıyor, vücut enerjisini geri kazanıyor.
Bedenimizin ritmini bozduğu gibi yaşamımızın da ritmini bozan etmenler var elbet. Oysa, değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabullenmekten öte çözümümüz yok. Direndiğimiz şey kalıcı olur yani. Korona günlerinde sunulan sosyalizolasyon imkanını avantaja dönüştürerek içsel teması güçlendirmeye, sadece kendimiz ve yakın çevremizle ‘CORONA GÜNLERİNDE AŞK’ yaşamaya ne dersiniz?
Mimoza çiçeği dayanışma demekmiş çünkü, ölümsüzlük ve dirilişi temsil ediyormuş aynı zamanda. Hassasiyet, coşku ve umudu da çağrıştırdığı için yaşadığımız Corona günlerinde bize sirkadiyen ritmimize uyumumuzu öğütlüyor belli ki.