Bir öz-şefkat masalı: kendinden BENliğine giden sevgi yolu
Bir gün gelir hiç ihtiyaç duymadığınız kadar ihtiyacını hissedersiniz sıcak bir gülümsemenin… yumuşacık bir ses tonuyla ‘iyi görünmüyorsun sen, birşey mi oldu?’ diye soran şefkat dolu bir ifadenin…
Ama öyle ya, yalnız olduğunuz düşüncesiyle ağrı ve acı içindesinizdir…
Bedeninizin herhangi bir noktasından başlayan ağrının duygularınızla bütünleşip acıya dönüştüğü gerçeklik hissi sarar varlığınızı…
İşte o günlerden biriydi…
O gün yalnız olduğu düşüncelerindeydi ama aslında kendiyle beraberdi…
Karnındaki dayanılmaz ağrı sanki bütün benliğini sarmış, bedeninin her bir noktasında hissettiriyordu kendini.
Bir sonraki medikal desteğe kadar istediği tek şey belki de birçok insan gibi şefkatti…Hiç hissetmediği kadar hissetti o gün şefkatin eksikliğini, yüreğinin en derininde. Ama yalnızdı işte, ya da yalnız olduğu düşünceleri sarmıştı…
Karnı ağrıyordu, gözyaşlarına ‘ağla’ mesajını veren ağrımıydı yoksa bu ağrıya duyguyla eşlik eden acı mı?
Önce zavallı bir şekilde uzandı yatağına, hareket ettiğinde başı da eşlik ediyordu bedenindeki ağrıya.
Zihni çook eskilerden bir arkadaşının imgeleriyle doldu birden… Şefkatini bir an bile esirgemeyen, en kötü anında bir nefes kadar yakın, dakikalar içinde yanında biten… Ama yoktu işte… Sonra sözleri çalındı kulağına, bazen anne şefkatiyle sararken bazen yine anne eleştirileriyle sarsan…