Otoriter Ebeveyne Karşı Ergenin Tepkisi: erteleME

 

 ErGenLik çocukluk ve yetişkinlik arasında geçen zaman dilimidir. Bu dönemin sınırlarının belirlenmesi güç olsa da uzmanlar 12-15 yaş arasını erinlik dönemi, 15-17 yaş arasını ilk ergenlik dönemi ve 17-24 yaş arasını ise son ergenlik dönemi olarak isimlendirirler. Dönemin en büyük özelliği yönelimin aileden arkadaşa olan dönüşümüdür. Ergenin gelişiminde arkadaş etkisi yadsınamaz olsa da ailenin rolü de bir o kadar büyüktür.

Ergenlik döneminde kişisel ve kişiler arası alanlarda yaşanan biyolojik, bilişsel, psikolojik ve sosyal değişiklikler ve ergenin bunlara uyum çabası aile ilişkilerini etkiler. Araştırma bulguları sosyal ilişkilerin arttığı ergenlik döneminde ailenin çocuktan beklentileriyle beraber çocuğun da aileden beklentilerinin farklılaştığını göstermektedir. Bu dönemde ergen, ailenin kendisini anlamasını beklerken aile çocuktan başarı beklemektedir.

Akademik ortamda başarısızlığın nedenlerini saptamak amacı ile gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda ergenin performansını etkileyen onlarca neden bulunmuş, bu nedenlerden biri olarak ortaya konan erteleme davranışı günümüze kadar büyük önem görmüştür. 

 Peki erteleme nedir?

Yapılması planlanan ödevlerin ileriki bir zamana bırakılıp ötelenmesi günümüzde erteleme olarak tanımlanır. Aslında, önceliği daha az olan bir durumun önceliği fazla olan bir görevin önüne konulmasıdır. Nasıl mı? Ertesi gün sınavı olan bir öğrencisinin arkadaşları ile sinemaya gitmesi erteleme olarak tanımlanabilir mesela. Burada önceliği olan görev ‘sınava çalışmak’ iken önceliği daha az olan ‘sinemaya gitmek’tir. Oysa ergen, ‘sinemaya gitmek’ aktivitesinden kısa süreli haz aldığı için ‘sınava çalışma’ aktivitesinin önüne koyarak önceliğini değiştirir.

Peki sadece ergenler mi? Tabii ki hayır!

Erteleme davranışının düzeyi kişiden kişiye farklılık gösterir. Bu davranışa katkıda bulunan etmenler göz önünde bulundurulduğunda, araştırmacıların ulaştığı ortak bir nokta olmadığı görülmektedir. Bu güne kadar araştırmacılar erteleme davranışının nedenlerini farklı yaklaşımlarla açıklamaya çalışmışlardır. Örneğin, bir grup araştırmacı erteleme davranışının nedenini kaygıdan kaynaklanan kaçınma davranışı ile açıklamaktadır. Bu ne mi demek? Bu, başarısızlıktan korktuğumuz için görevi yapmayı ötelemek demektir. Diğer bir grup araştırmacı ise erteleme eğiliminin çocukluk döneminde anne-babanın tutumu ile ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Yani aslında çocuğunuz üzerinde kurduğunuz baskının ‘erteleme’ olarak size geri dönmesi diyebiliriz.

Araştırmalar anne ve babanın çocuğa olan tutumunun erteleme davranışı gelişiminde en önemli etkenlerinden birisi olduğunu göstermektedir. Peki sizin aile tutumunuzu hiç düşündünüz mü?   

 

Uzmanlar, çocukta erteleme davranışı gelişimine sebep olabilecek aile tutumlarını, baskı, şüphe, kontrol, bağlılık ve uzaklık olan beş farklı tema altında toplamışlardır. Buna göre;

Baskı: Çocuğundan mükemmeli bekleyen ve ulaştığında taktir etmeyen bu tutumu, çocuğun gerçek sınırlarını değerlendirmesini engeller ve çocuğun kendini kabul ettirebilmesi için mükemmele yönelmesine sebep olur. Çocuk, anne-babasının sevgi ve onayını alabilmek için onların koyduğu yüksek standartlara ulaşmanın bir koşul olduğu hisseder. ‘Mükemmel’e ulaşamayacağını hissettiğindeyse erteleme eğilimine girer.

Şüphe: Bu tutumu benimseyen ilgisiz aile çocuğa güvensizliğini, onu başkalarıyla karşılaştırma, onun başarılarını önemsememe ve başarısızlıklarını kabullenmeme gibi dolaylı yollarla iletir. Bu yolla aile çocuğun kendine olan güvenini olumsuz yönde etkileyerek başarısızlık korkusu yoluyla erteleme eğilimine sevk eder.

Kontrol: Çocuk, erteleme davranışını pasif bir direnç olarak geliştirir. Bu, çocuğun bazı kontrol düzeylerini talepkar aileden alma yoludur.

Bağlılık: Aşırı korumacı olan ve aile bağlarını fazlasıyla önemseyen aile çocuğa bunu empoze eder. Bu aile temasında yetişen çocuk kendini sürekli olarak yetersiz hisseder. Kişisel yetersizlik hissiyle bütünleşen ergen için erteleme davranışı kaçınılmazdır.

Uzaklık: Bağlılığın zıttı olan uzaklık tutumunda ise yetersiz duygusal yakınlık, şefkatten yoksunluk ve ilgisizlik hakimdir. Umursanmadığını hisseden ergen günlük hazlara dalar ve önemli görevlerini ihmal eder. Erteleme kaçınılmaz olur.

Bunlarla biter mi dersiniz?

Hayır!

Bu tutumlara sahip ebeveynlerin davranış şekilleri vardır. Baumrind (1971) anne babayı bu tutumları birleştirerek üç tutumda incelemiştir.

Buna göre, demokratik ebeveynler çocuklardan olgun davranış beklerken gerektiğinde kurallara uymalarını isterler. Sıcak ve ilgili, sabırlı ve duyarlıdırlar. Aile içinde verilecek olan kararlarda çocukların görüşlerini alırlar.

İhmalkar ebeveynler çocuklarına çok fazla özgürlük verirler. Çocuklarını hiçbir şekilde kontrol etmedikleri gibi onlara ihmale varan bir hoşgörü ile davranırlar. Sıcak ve sevecendirler, çocukların tüm konularda kararlarını kendilerinin vermelerine isterler.

Otoriter ebeveynler; koydukları  kurallara çocukların uymasını ve  koşulsuz itaat etmesini beklerler. Bu tür ailelerde çocuklar kurallara uymadığında ceza uygulanır ve ebeveynler çocuklarıyla pek fazla görüş alışverişinde bulunmazlar, daha çok çocuklarından söyledikleri her şeyi sorgulamadan kabul etmesini beklerler.

Müsamahakar ebeveynler aşırı sevgi ve esnek eğitim tutumu sergilerler. Çocuk merkezli ancak kuralsızlık hakimdir.

Yurtdışında yapılan çalışma bulguları anne-baba tutumunun akademik erteleme eğilimi oluşmasında etkili olduğunu göstermektedir. Ülkemizde erteleme davranışını anlamaya yönelik çalışmalar olmasına rağmen, ailenin ergenlerde erteleme örüntüsü oluşumuna neden olmasına yönelik yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bu doğrultuda Uzun Ozer (2009), Lise eğitimlerine devam eden bir grup lise öğrencisi üzerinde erteleme ve anne baba tutumlarının ilişkisi incelemeye karar vermiştir. Çalışma çerçevesinde öncelikle ergenlerin erteleme nedenlerine bakılmıştı. Sonuç şaşırtıcıydı…

Uygulanan psikometrik ölçeklerin değerlendirilmesiyle ergenler erteleme nedenlerinin mükemmeliyetçilik, kontrole karşı isyan ve risk alma davranışı olduğunu belirtmişlerdi. Peki bunlar ne demekti?

Ebeveynlerin beklentilerini karşılamak için ‘ya hep, ya hiç’ inancını benimseyen mükemmeliyetçi ergenler bir görevden yüksek başarı sağlayamayacaklarını anladıklarında o işi yapmayı ertelediklerini ifade ediyorlardı.

Hepimiz biliriz ki, odağın ebeveynden arkadaşa dönüşmesiyle bilinen bu dönemde ergenler komut almayı istemezler. Bağımlılık içinde bağımsızlıklarını ilan ettikleri bu dönemde dışarıdan gelen kontrollere karşı isyan davranışlarını, yapmaları gereken görevleri erteleyerek gösterirler. Bu da erteleme nedenleri içinde özellikle erkek ergenlerde önemli bir neden olarak karşımıza çıkmıştı.

Risk alma davranışı da aslında kontrole karşı isyan davranışından temellenmektedir. Otoriteye karşı isyan edip erteleyen ergenler aslında kendilerince risk almaktadır. Kısa dönemli hazzı, ardından gelecek uzun süreli huzursuzluğa tercih ediyorlardı.

Çalışmanın ebeveyn tutumları ve erteleme sebepleri arasındaki ilişkiye yönelik bir tahmininiz olduğunu zannediyorum. Çalışma bulguları, otoriter anne-baba tutumunun ergenlerde erteleme davranışını arttırdığını ortaya koydu. Ebeveynler, çocukları üzerinde otorite kurduğuna inanadursun, ergenler onların bu tutumu sosyal olarak kabul edilen bir yolla cezalandırıyordu. Yani ebeveynlerin kendilerinden yapmalarını istediği görevleri erteliyorlardı.

Biraz daha bilimsel detaylara
bakalım mı?Otoriter aile tutumuna sahipebeveynler çocukların koyulan kurallara koşulsuz itaat etmesini beklerler. Kurallara uyulmadığında cezalandırılan çocuklar özellikle ergenlik döneminde aile ile çatışma yaşayabilmektedir. Ebeveynler çocuklarıyla görüş alışverişinde bulunmadığı gibi, onlardan söylenen her şeyi sorgulamadan kabul etmesi ister. Bu doğrultuda, baskı ile yetişen çocuk iki şekilde tepki geliştirir. Bu tepkilerin ilkinde çocuk anne-babasının sevgi ve onayını alabilmek için onların koyduğu yüksek standartlara ulaşmayı bir koşul olarak görür ve bu durum zamanla çocukta mükemmeliyetçi kişiliğe dönüşür. Diğer taraftan, asiliğin hakim olduğu ergenlik döneminde ergen otoriter tutuma sahip ailesini sosyal olarak kabul edilen pasif bir yolla cezalandırma yöntemini seçer. Araştırma bulgularına göre ailenin önem verdiği akademik konuların ertelenmesi onlara karşı gösterilen bir cezalandırma yöntemidir.

Araştırma bulguları bize genel olarak ne vermiştir?

Birçok alanda olduğu gibi, aşırı baskıcı tutum, yüksek beklentiler ve otoriter yapı çoğu zaman ebeveyne istediği sonucu vermez. Tam tersine bir zamanlar itaat eden ancak artık kimliğini arayan ergenle ilişkilerin bozulmasına neden olur. Böyle bir durumda tutumumuz bizi hedefimize ulaştırmayıp uzaklaştırır.