Yoksa yalan mıydı?
Bize yalan söylenilmesinden hoşlanır mıyız?
Hayır tabi ki! Dediğinizi duyar gibiyim. Öyle hemen peşin hüküm vermeyin. Bu yalanın türüne bağlı değişir.
Nasıl mı?
Önce isterseniz, şimdi bu konunun da nereden çıktığına bir bakalım.
Son günlerde bir araştırma bulgusu ilgimizi ‘yalan’ a doğru çekti. Amerika’da popüler bir dergide bir araştırma bulgusu yayımlanmış. Buna göre, Massachusetts Üniversitesinde İşletme Fakültesi Profesörü olarak çalışan Sinan Aral, bir grup arkadaşı ile yalan haberler üzerine bir çalışma yürütür. Bu çalışma iletişim ekosistemlerimize ışık yakacak cinsten. Bu araştırmayı yapmak için 2006-2017 yılları arasında twitter’da dolanan 126 bin öyküyü analiz etmişler. Araştırma bulguları, yalan haberlerin %70 oranında daha hızlı yayıldığını ve doğru haberle kıyaslandığında 6 kat daha fazla kişiye ulaştığını ortaya koymuş. Neden mi dersiniz? Bulgulara göre yalan haberler daha hikaye gibi algılanıyormuş. E tabii bu, insanların hikaye bilgileri sevdiklerini ortaya koymuş.
Buradan hareketle aklımıza takıldı bu soru:
Size yalan söylenmesinden hoşlanır mısınız?
Doğru olmayan bir şeyi duymaktan ziyade doğru olmadığını anladığımızda hayal kırıklığına uğrarız öyle değil mi? O halde doğru olmadığını bilmediğimiz sürece sorun yok. Peki söylenen bir şeyin doğru olup olmadığını nasıl anlarız?
Söyleyen kişiyi tanıyor olmamız en önemli etken. Yalan söyleyen kişi, bunu söylerken bilinç dışı da olsa suçluluk ve kaygı duyguları tetikleneceği için yüzüne bazı ifadeler yansıyacaktır. Ancak bu kişiyi tanırsanız anlayabileceğiniz bu ifadeler mikro ifadeler olarak adlandırılır. Yalan söylenirken örneğin göz sağ beynin etkisiyle sağa doğru kayabilir. Kişi elini burnuna götürebilir ya da başını öne eğerek gözlerini kaçırabilir. Peki ama herkeste aynı olur mu?
Hayır,
Bireysel farklılıklarımız olduğuna göre tepkilerimiz davranışlarımıza farklı yansıyacaktır. Bu durumda bir kişinin yaptığı bir davranışın bir başkasına genellenmesi mümkün değildir.
Hile ve yalanı tespit etmek için yüz ifadelerinden dolayı kullandığı kelimelere dikkat etmek, sorulan sorulara verdiği cevapları değerlendirmek daha önemli olabilir.
Mesela durumun asıl yüzünü öğrenebilmek için açık uçlu sorular sormak, yani yalan söylediğini düşündüğünüz kişinin ayrıntılara girmesini istemeniz gerçeği ortaya çıkarmanın bir yolu olabilir.
Yada belki sürpriz unsur katmak… Yalan söylediğini düşündüğünüz kişiye kafa karıştıracak türden sorular sormak ya da bir olayı sondan başa doğru anlatmasını istemek zihinsel yükleme yöntemiyle kişiyi zorlayacak belki de itiraf etmesini sağlayacaktır.
Bir diğer yöntem doğrulanabilir küçük detaylar aramak olabilir. Örneğin, birisi filanca yere gittiğini söylüyorsa oraya nasıl gittiğini sorarak çelişkilerini duymak ama duymazdan gelerek anlatmasına devam etmesini sağlamak etkili bir yöntem olabilir.
E tabii, kişinin söylediği kişiyi söylediği yalana ikna edebilmesi için hafızasının da iyi olması gerekiyor.
Yalanı ortaya koymaktan ziyade neden söylendiğine bakmaya ne dersiniz?
Yalan aslında bir şeyleri kaybetmemek için söylenir. Bu, bazen itibarı kaybetmemek bazen de söylediği kişiyi kaybetmemek olabilir. Ama her durumda maalesef yalan yalanı doğurur. Bir yalanın arkası mutlaka gelir. Bir yalan söylediğinizde onu örtbas edebilmek için ardından başka yalanlarda gelecektir.
Yalanın türleri var mı dersiniz?
Evet
Yalanlar türleri bakımından renklere ayrılmışlar.
Kara yalanlar var örneğin. Aslını astarını kanıtlayamayacağınız yalanlar vardır. Söyleyeni de söyleneni de huzursuz eder. Bazen alışkanlığa dönüşür bu tür yalanlar. Kişi hiç gerek olmasa da otomatik olarak yalan söylüyor olabilir.
Mor yalanlar olarak adlandırılan başka bir durum var ki bu aslında yüzünüzü gözünüzü mora dönüştüren, karşıdakinin aslını biliyor olmasına rağmen söylediğiniz yalanlardır. Buna ne siz inanırsınız ne de karşıdaki. Bir ergenin annesine söylediği yalan gibi örneğin. Ergen bunun yalan olduğunu, annesinin de buna inanmadığını biliyordur.
Beyaz yalanlar genellikle kadınlar arasında kullanılır. Birbirlerine yönelik inanmayarak söyledikleri ifadeleri beyaz yalanlar olarak isimlendirebiliriz. Kimseye zararı yoktur bu yalanların. Örneğin, aslında öyle olduğuna inanılmasa da ‘saçların sana çok yakışmış, yüz hatlarını daha çok ortaya çıkarmış’ yalanı.
Pembe yalanlar ise duymaktan en çok hoşlandığımız yalan türüdür. Gerçeğin şekil değiştirmiş hali diyelim bunlara. Özellikle kadınların sevdiği yalanlardır bunlar. ‘Dünyadaki tek eşim’ yalanı. ‘Seni hayatımın sonuna kadar seveceğim’ yalanı ya da. Belki de duymaktan en çok hoşlandığımız yalanlar bunlar. Kişinin vadettiği şey mümkün olmasa da o anda duymaya ihtiyacımız olan yalanın ta kendisi.
Yalan söylemeyen var mı ki?
Hadi itiraf edin!
Bize değilse de kendinize…
İllaki söylenmiştir, herhangi bir renkten yalan…
Hayatın gerçekliği kadar gerçektir aslında yalan!